Yaşam Öyküsü
Sanatsal Gelişmesinin Özeti
Davaları
Tartışmaları
         


Davaları

  • 1925 Ankara İstiklal Mahkemesi Davası
  • 1927-1928 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
  • 1928 Rize Ağır Ceza Mahkemesi Davası
  • 1928 Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Davası
  • 1931 İstanbul İkinci Asliye Ceza Mahkemesi Davası
  • 1933 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
  • 1933 İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi Davası
  • 1933-1934 Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Davası
  • 1936-1937 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
  • 1938 Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi Davası
  • 1938 Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi Davası

    1925 Ankara İstiklal Mahkemesi Davası

    4 Mart 1925'te Meclis'ten Takrir-i Sükûn Kanunu'nu çıkarıldı. Hükümete büyük yetkiler veren bu yasa, geçici ama olağanüstü yargı organları olarak İstiklal Mahkemeleri'nin kurulmasını sağlıyordu.
    İstanbul'da yayımlanan "Tevhid-i Efkâr", "Son Telgraf", "İstiklâl", "Orak-Çekiç" gazeteleri ile "Aydınlık", "Sebilülreşat" dergileri, Bursa'da yayımlanan "Yoldaş" gazetesi Bakanlar Kurulu kararıyla kapatılarak sorumluları tutuklandılar.
    Ankara İstiklal Mahkemesi kurularak çalışmalarına başladı.

    Arkasından, 1 Mayıs 1925'te dağıtılan bir bildirgenin soruşturması sırasında, yasadışı Türkiye Komünist Partisi üyeleri olarak otuz sekiz kişi tutuklanıp İstiklal Mahkemesi'nde yargılanmak üzere Ankara'ya getirildiler. Yurt dışında olanlar, ya da yakalanmamak için yurt dışına kaçanlar da gıyaben yargılanacaklardı.
    Bunun üzerine Nâzım Hikmet, haziran ayı ortalarında, İzmir'den gizlice İstanbul'a, annesinin Kadıköy'ün Cevizli semtindeki evine geldi. Ertesi sabah evden tayfa kılığıyla çıktı, iskeledeki yolcu sandallarından biriyle, T.K.P.'nin ayarladığı, Mühürdar açıklarında bekleyen takaya gitti.
    1925 yılı haziran ayı sonunda yeniden Moskova'daydı. 1924 yılı aralık ayında geldiği sevgili memleketinde kaldığı süre yedi ayı bile doldurmamıştı.
    Ankara İstiklal Mahkemesi'ndeki yargılama sonucunda en ağır cezaya çarptırılanlar arasında o da vardı. Dr. Şefik Hüsnü (Değmer), Hasan Âli (Ediz) ile birlikte 15'er yıl yemişlerdi. Şevket Süreyya (Aydemir), Dr. Hikmet (Kıvılcımlı) 10'ar yıl, Sadrettin Celâl (Antel) 7 yıl ceza alanlar arasındaydılar.