Yaşam Öyküsü
Sanatsal Gelişmesinin Özeti
Davaları
Tartışmaları
         


Sanatsal Gelişmesinin Özeti

  • Türk Şiir Geleneğinde Serbest Nâzım

  • Nâzım Hikmet'in Başarısı

    "Nâzım Hikmet şair olarak adını ilkin Hececiler çevresinde duyurmuş olsa da temelde onlardan çok ayrı bir anlayışın sanatçısıydı. Hece ölçüsünde yazdığı şiirlerinde, Namık Kemal, Tevfik Fikret, Mehmet Akif, Mehmet Emin gibi, toplumsal görüşlerini, siyasal düşüncelerini savunuyordu. İşgal altındaki bir ülkede, halkı işgalcilere karşı kışkırtıcı şiirler yazan bir direnişçiydi. Deniz Harp Okulu'nda eğitim görmüş olması, gerektiğinde memleketi için her şeyi göze almaktan kaçınmayan özverili bir kişilik edinmesinde herhalde etkili olmuştu. 1921 başlarında Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Anadolu'ya geçtiğinde, Bolu'da öğretmenlikle görevlendirilmeyip özlediği gibi ateş hattına gönderilseydi, belki de bu coşkulu genç şairi Kurtuluş Savaşı şehitlerimiz arasında anacaktık.
    "Bolu'da Türk halkının yaşam koşullarını yakından görüp dinsel yobazlığın baskısıyla karşılaşınca, düşünüşü çok değişik boyutlar kazandı.
    "Bolu'dan Moskova'ya hececi bir şair olarak gitmişti; dönüşünde, özellikle 1920'lerin ikinci yarısında yazdıklarıyla Türkçede 'yepyeni bir şair' olarak nitelenmeye başlandı. 'Serbest Nâzım' diye adlandırılan yeni bir tarzın öncüsüydü.
    "Basamaklı dizeler, serbest uyaklar, gerçi getirilen yeniliğin dış biçimde olduğu izlenimini veriyordu, ama asıl yenilik içerikteydi : Şiirin alışılmış konularının, temalarının dışına taşılmış, bunun sonucu olarak da dil, ton, ritim, söyleyiş değişmişti.
    "Çok aşırı görünen bu yenilik, sanki her şeyi yıkmak, Türk şiir geleneğinin üstünü örtmek istiyor gibiydi. Bir devrimdi Serbest Nâzım, ama çok kısa bir sürede benimsenip tadına varıldı; Nâzım Hikmet övgülere boğuldu. Böylesine aşırı bir yeniliğin neden kolaylıkla kabul edildiği üzerinde pek durulmamıştır. Bu bütün direnmeleri kıran başarının gizi neydi?
    "Daha ikinci kitabı Jokond ile Sİ-YA-U'da, Nâzım Hikmet'in geleneksel şiirimizle bağlarını kopartmak istemediği, bir bireşim arama özlemi içinde olduğu açıkça görülüyordu. Bu 'yepyeni şair' hem Divan şiirinden, hem de Halk şiirinden etkiler aldığı, alıştığımız güzellikleri yeni bir biçim içinde değerlendirdiği için yadırganmıyordu.
    "Serbest Nâzım, özellikle başlangıçta, hece kalıplarının serbest kullanılışı diye nitelenebilir. Üçlü, dörtlü, beşli hecelerle sıralanan basamaklı dizelere örnekler verelim: Bakmıyor/kayığa/sarılan/sulara; /Bakmıyor/çatlayıp/yarılan/sulara! (3). Değil bir kaç/değil beş on/ otuz milyon/otuz milyon (4). Dalga bir dağdır/Kayık bir geyik!/Dalga bir kuyu/Kayık bir kova!/Çıkıyor kayık/İniyor kayık, (5).
    "Nâzım Hikmet'in eski şiirin güzelliklerinden yararlanışı her zaman çok açık da değildi. Örnekse 'ustam' diye andığı Yahya Kemal'in 'Bendim geçen ey sevgili sandalla denizden' dizesi ile Nâzım'ın 'Hazer'de dost gezer, e...y!../düşman gezer!' dizeleri arasındaki benzerliği herkesin görmesi beklenemez.
    "Çok aşırı görünen bir yeniliğin böylesine kolay benimsenmiş olması Nâzım Hikmet'in Türk şiir geleneğine bağlılığından, bu geleneği çok iyi özümlemesinden doğmuştur.
    "Şeyh Bedreddin Destanı Divan şiirinden, Halk şiirinden aldığı etkilerle şairin özlediği bireşimin çok başarılı bir örneği olduğu gibi, 'Yağmur çiseliyor' bölümüyle de şiirimizin sonraki gelişmelerine işaret eder gibidir.
    "1938'de başlayan cezaevi yıllarında ise, şiirini 'fazla haykıran bir propaganda edası'ndan kurtarmak amacıyla, yeni arayışlara giren şair, bir yandan daha alçak tonda lirik şiirler yazarken, bir yandan da yakın tarihin bir panoraması niteliğindeki Memleketimden İnsan Manzaraları'nı yazmaya başlamış, zamanla, bu büyük yapıtın şiir, tarih, roman, öykü, oyun, senaryo türlerini birleştiren 'yeni bir anlatı türü' niteliğine büründüğünü görmüştür.
    "Türkiye'den ayrılmak zorunda kaldığı 1950 yılı sonrasında ise, bir süre ustalığına yaslanarak şiirlerini herhangi bir atılım yapmadan çoğalttığı söylenebilir. Kolay kullandığı bir araçla düşüncelerini, duygularını iletir gibidir. Ama 1960'lara doğru 'Saçları saman sarısı kirpikleri mavi' şiirleri diye anılan uzun dizeli şiirleriyle yepyeni bir çoşkuyu yaşadığı görülür.
    "Nâzım Hikmet sanat yaşamının değişik dönemlerinde değişik anlayışlarla şiir yazmış, denemekten, yeni aranışlara girmekten hiç vazgeçmemiş, hep yenilikçi kalmıştır. Türk şiir geleneğinin dışına düşmeden sürekli yenilenmiş, değişmiştir. Değişmeyen yanı düşünceleri, bir de gerektiğinde memleketi için hiçbir şeyi göze almaktan kaçınmayan özverili kişiliği olmuştur." (Memet Fuat'ın Özgünlük Avı adlı kitabında yer alan 18 Ocak 1990 tarihli yazısı.)


    - Yukarı -